5 Nisan 1937 yılında İskilip'te başlayan yaşamıyla Yılmaz Yüksel'in yorgan ustalığından bestekarlığa giden hayat hikayesi, okuyana huzur veriyor. Yılmaz Yüksel, 5 Nisan 1937 yılında İskilip'te doğar. Babası keçeci esnafından Hüseyin Yüksel ve annesi Hanife Yüksel’dir. 1943 yılında babasının işi nedeniyle gitmiş oldukları Bolu’nun Gerede ilçesinde ilk okulun birinci ve ikinci sınıflarını okur. Kendi ifadesiyle müzik zevkini bu yıllarda ilk olarak annesinden alır.Annesinin sesi oldukça güze olduğu için zaman zaman evde ilahiler okur. Yine aynı yıllarda, Gerede’deki ilk okul eğitimi esnasında ikinci sınıf öğretmeninin de teşviklerini görür. Bu esnada babasının iş ortağı olan Sadık Panayırcı’nın evinde sık sık bulunduğu anlarda dinlemiş olduğu gramofon ile de müzik ile olan beraberliğini küçük yaşta başlatmış olur.   Babası ortağından ayrıldıktan sonra tekrar İskilip’e döner. İlkokulu burada 1949-1950 öğrenim yılında bitirir.Babasının rahatsızlanıp mesleğini terk etmesi üzerine Ankara’da yorgancı çıraklığı yaparak çalışmaya başlar. Daha sonra mesleğinde gösterdiği başarı ile 1953 yılında Ankara’nın Yeni Mahalle semtinde bir yorgancı dükkanı açar. Bu dönemde bir müzik mağazasından aldığı ud ile aktif olarak müziğin içine girer.Ud aldığı mağaza sahibinin tavsiyesi üzerine Sait Çağlar’dan ud dersleri almaya başlar. Bu arada ud derslerini sürdürürken, Sait hocanın da öğretmenlik yaptığı Musiki Sevenler Cemiyetin’nin çalışmalarına sesi ile katılır. İlk olarak bu cemiyetle Keçiören Sanatoryumunda verdikleri konserde iki şarkı söyleyerek sesi ile ilk etkinliğini vermiş olur. Daha sonra musiki içinde yapılan çalışmalar esnasında Erol Sayan ve Sadettin Öktenay gibi kıymetli sanatçılarla da tanışma olanağı bulur. Bir arkadaşının tavsiyesi ile Ankara Radyo’sunda kemençe sanatçısı olarak görev yapan Vedia Tunççekiç’ten usul dersleri alır. Bu hocadan kendi ifadesiyle çok yararlanır.Yine bir arkadaşının tavsiyesiyle Fahri Kopuz (1882-1968) ile tanıştı ve kendisinden ud dersleri almaya başlar. Bu arada almış olduğu eğitimle ud dersleri verebilecek seviyeye ulaşır. Bir Musiki Sevenler Cemiyetinde ud dersleri verir.Daha sonra yeni mahalle halk evi yöneticilerinin teklifi üzerine Halk Evi’de nota dersleri verir. Yeni mahallede ders verdiği dönemde Ahmet Hatipoğlu ile tanışır. Yılmaz Yüksel’in İsmail Baha Sürelsan ile tanıştırılması , Ahmet Hatipoğlu tarafından olur. İsmail Baha Sürelsan o dönemde evinde yapmış olduğu toplantılara Yılmaz Yüksel’i de alır. Yüksel burada nazariyat bilgilerini ve repertuarını genişletebilmek imkanını bulur. 1957 yılında Mamak Muhabere Okulunda askerlik görevine başlar. Askerliği esnasında 28.Tümen bando bölüğüne alınır.Burada görev yapmakta olan klarnet sanatçısı Barbaros Erköse ile de birçok etkinliklerde bulunur. 1959 yılında terhis olur. Tekrar eski mesleği olan yorgancılığa devam eder.Bu arada açtığı yorgancı dükkanı Ankara’lı müzisyenlerin uğrağı haline gelir. Burada da musiki çalışmalarını sürdürür.Bu esnada ilk bestesini, askerdeki bir arkadaşının verdiği “Bilmem böyle niye uzun kalpten kalbe giden yollar” dizesiyle başlayan şiiri 1960 yılında , düyek usulünde, Uşşak makamında besteleyerek yapar. Musiki çevresinde beğeni kazanır. Sonra sözleri edebiyat öğretmeni Ahmet Aymutlu’ya ait olan “Gönlüme gir doğ güneşim” isimli şarkıyı Uşşak makamında ve semai usulünde besteler. Bu şarkısı büyük ilgi gördü ve pek çok plağa okunur. Besteci olarak tanınmasına neden olur. Üçüncü olarak, İsmail Baha Sürelsan’ın bestecilik derslerinde ödev olarak verdiği, sözleri Fuat Uluç’a ait Suzinak makamında , curcuna usulünde ” Kaşların yay kirpiğin ok neden canım insafın yok” dizesiyle başlayan şiiri besteler.Daha sonra bestecilik çalışmalarını sürdürür. 1966 yılında Ankara Radyosunun açtığı sınavı birincilikle kazanır. Ankara Radyosunda geçirdiği üç yıllık stajdan sonra 1969 yılında us sanatçısı olarak kadro alır. Ayrıca İsmail Baha Sürelsan ile yaptıkları çalışmalar da devam eder. 1969 yılında eşi Oya Hanım ile evlenir. Aynı yıl ilk çocuğu Meriç dünyaya gelir. 1970 yılında ortanca oğlu Tunca doğar. Daha sonra kayınpederinin isteği üzerine İzmir Radyosu’na tayinini ister. İzmir’deki yıllarında 1975 yılında küçük oğlu Sürelsan dünyaya gelir. O tarihte İzmir Radyosu Sanat Müdürü olan Ali Rıza Avni Tınaz’dan yakın ilgi görür. 1973 yılında Denizli’de açılan Altın Horoz Beste Yarışması’na katılır. Sözleri Nafiz Çamlıbel’e ait olan Evcara şarkısı ile ilk onun içine girer. Bu yarışmada Yüksel’in eserini Bekir Sıtkı Sezgin okur ve eseri beşincilik ödülü alır. Bu ödül onun bestecilik yaşamında aldığı ilk ödüldür. 1974 yılında İzmir Radyosu Küçük Koro’sunu yönetmeye başlar. Daha sonra Beraber ve Solo Şarkılar, Şarkılar ve Saz Eserleri, Kadınlar Topluluğu, Birlikte şarkılar gibi programları yönetirken ud sanatçılığının da sürdürür.1977-1979 yılları arasında İzmir Radyosu Sanat Müziği Müdürlüğü’nü vekaleten yapar. 10-11 Ekim 1980 tarihinde TRT Türk Müziği Danışma Kurulu Üyeliği, 1979-1980 eğitim yılında İzmir Devlet Konservatuarında , İleri Yüksek bölümünde Türk Müziği öğretmenliği yaptı. 1884 yılında kurulan Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı jürisinde bulunur. İki ay konservatuarda ud öğretmenliği yaptıktan sonra özel işleri nedeniyle ayrılır. Daha sonra 29-30 Eylül 1988 yılında İstanbul’da toplanan Türk Sanat Müziği Üyeliği, 1983 yılı Türkiye İş Bankası Büyük Ödül Jüri Üyeliği yapar. Yılmaz Yüksel 1955 yılında başlayan öğretmenlik yaşamını, amatörce aralıksız sürdürür. Ankara’da Musiki Sevenler Cemiyeti, Yeni Mahalle Halk Evi ve dükkanında verdiği özel derlerle birçok sanatçının yetişmesine yardımcı olur. 1970'de İzmir’e geldikten sonra da amatör çalışmalarına devam eder. Sırasıyla, İkiçeşmelik Halk Eğitim Merkezi, İzmir İl Halk Kütüphanesi, İzmir Sanatçılar Derneği, İzmir Belediyesi TSM Korosu, Konak Belediyesi TSM Korosu, Salihli Belediye Korosu, Manisa Belediyesi Korosu’nda dersler verir. Bu çalışmalardan da birçok sanatçı yetişir,TRT ve Devlet Koroları sınavlarında başarı göstererek profesyonel sanat yaşamına katılır.