Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, partisinin olağan MYK Toplantısı öncesi basın açıklaması yaparak gündemi değerlendirdi. Gelen elektrik ve doğalgaz faturalarının evlerde huzur bırakmadığını dile getiren Sarıgül, Elektrik ve doğalgaz fiyatlarındaki artışın esnafı, çiftçiyi, KOBİ’leri de zor duruma soktuğunu dile getirdi. Ülkeyi yönetenleri uyaran Sarıgül, asgari ücretin açlık sınırının üstüne, en düşük emekli maaşının da asgari ücret düzeyine çıkarılması gerektiğini vurguladı. Yoksul ve işsizlerin elektrik, gaz ve suyunun kesilmemesini isteyen Sarıgül, “Elektrikte düşük tarife sınırını aylık 150 kilovatsaatten, 230 kilovatsaate yükseltin. Elektrik, doğalgaz ve suda KDV oranını yüzde 1’e düşürün. Çiftçiler tarlasına gübre atamadı, kuraklık var, hem gıda sıkıntımız olacak, hem ekmek fiyatları artacak, buna şimdiden bir çözüm bulun. Esnafa sicil affı çıkarın. TOBB dahil tüm birlikler KOBİ’lere, esnafa ve çiftçiye sıfır faizle, en az 3 yıl ödemesiz olarak kredi desteği versin. Garsonlarımızın aldığı bahşiş acilen vergiden muaf edilsin” dedi. İlk gölge bakanımızı açıklamak suretiyle bir ilki daha gerçekleştirdiklerini anlatan Mustafa Sarıgül, gölge bakanı açıklamanın ortaya bir alternatif koymak anlamına geldiğini, bunun anlamının “Yapamayan gitsin, yapacak olan gelsin” demek olduğunu ifade etti. ALDIĞINIZ KARARLAR, MUTFAĞA HUZUR GETİRMİYORSA BOŞ LAFTIR Uygulana ekonomik politikalar ve alınan kararların, insanların elini rahatlatmadığı sürece boş laftan öteye geçemeyeceğini söyleyen Sarıgül, açıklamasında şunları dile getirdi: “Siz halkın karşısına çıkarsınız, nutuk çeker, yüksek siyaset yaptığınızı zannedersiniz. Benim Adıyamanlı çiftçim çıkar, “Ülkede esas sorun işsizlik, açım ben aç” der. Siz de öyle kalırsınız. Halkımız bunalmış, perişan bir haldeyken Sayın Erdoğan, “Memurlarımızı emeklilerimizi rahatlattık” derse ben de buradan sorarım. Sayın Cumhurbaşkanı, siz hangi ülkede yaşıyorsunuz? Halkın ne yaşadığı bilinmiyorsa yönetim zafiyeti, biliniyor ama önemsenmiyorsa merhamet yoksunluğu var demektir. Biz bu ülkenin çayını, fındığını, pancarını, tütününü, pamuğunu, incirini, zeytini korumayı milli bir görev olarak görüyoruz. Bu ürünlerimizin yabancıların eline bırakılmasını içimize sindiremiyoruz. Tütünümüzü, pancarımızı ekemiyoruz. Sigarayı, şekeri dışarıdan alıyoruz. Su kaynaklarını yabancı şirketlere vermişiz, Fransız’ı, Amerikalısı bizim suyumuzu hem bize hem dışarı satıyor. Biz de damacana ve şişe suyu fiyatları artıyor diye şikâyet ediyoruz. Burada bir kez daha söylüyorum: TDP iktidarında, herkes musluktan temiz su içecek. Bu da bizim sözümüzdür. BİZ EKONOMİK MİLLİYETÇİLİK YAPIYORUZ Dış yatırımcılar “Biraz daha bekleyelim, Türk lirası değer kaybediyor. Fiyatlar daha da düşecek” diye ellerini ovuşturuyorlar. Elon Mask Türkiye’ye ilgi duyuyor. Biz onun bu heyecanını da hiç hayra yormuyoruz Gelişmiş ülkeler her cebine para koyana her şeyi satmıyorlar. Türkiye her şey hem serbest, hem ucuz, ev, arazi, fabrika, şirket, vatandaşlık hakkı her şey satılık. Varlıklarımızın kelepir mal gibi görülmesine, ülkemizin ucuzluk pazarına dönmesine isyan ediyoruz. İtiraz ediyoruz. Biz ekonomik milliyetçilik yapıyoruz. Ekonomik milliyetçilik, ülkemizin tarımını, turizmini, sanayisini, fabrikalarını, tesislerini korumaktır. Paramızın değerini korumaktır. Varlıklarımızın satılmasına karşı çıkmaktır. Ekonomik milliyetçilik, Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun itibarlı olmasıdır. Dünyanın bir başka ülkesinde Türk markalarını görünce gurur duymaktır. Türk insanının daha iyi yaşamasını istemektir.”