Çorum’da iki köy arasında, dağ eteklerinden gelen su nedeniyle yaşanan anlaşmazlık, husumete dönüştü. Mahkemelik olan köylüler, yargı kararına rağmen anlaşmaya varamayınca, yıllardır süren su kavgası tehlikeli boyutlara ulaştı. Çorum’da merkeze bağlı  60 haneli Çatak Köyü ile  40 haneli Ayaz Köyü arasında su kavgası başladı. İddiaya göre, Çatak dağındaki kaynaktan, içme suyu almak isteyen Ayaz Köyü, su borusu döşedi. Ancak bu suyu vermek istemeyen Çatak Köylüleri boruları sökünce, su anlaşmazlığı iki köy arasında husumete yol açtı. Açılan davada mahkeme Çatak Köyü lehine karar verdi ancak içme sularının sağlıksız olduğunu ve köyde hastalıklara neden olduğunu iddia eden Ayaz Köyü sakinleri, Çatak’tan borularla köylerine içme suyu taşıma kararından vazgeçmedi. Ayaz Köyü Muhtarı Mustafa Özşahin, almak istedikleri suyun yıllardır başıboş şekilde akıp gittiğini iddia ederek,  “Şu anda kullandığımız su yeterli gelmiyor. Çatak bölgesinden su almak istedik vermediler. Olay yargıya taşında, ancak mahkeme bizim aleyhimize karar verdi. Yeniden keşif yapılmasını istedik, bu defa yeterli suyunuz var diye rapor tuttular. Bizim kullandığımız su temiz su değil ve yakın zamanda bitecek. Çatak’taki su yıllardır başıboş akıp gidiyor. Suyu temiz şekilde alabilmek için 250 metre boru döşedik ama Çatak köyündekiler gece gidip boruları sökmüşler” dedi. Köydeki bazı vatandaşlarda şu anda kullandıkları suyun temiz olmadığını belirterek, bazı kişilerin su yüzünde hasta olduklarını iddia ettiler. Su nedeniyle iki köy arasında husumet yaşandığını dile getiren köylüler, yaşanan gerginliğin tehlikeli boyutlara ulaştığını ifade ederek “Su borularımızı söküyorlar, su kaynaklarımıza hayvan ölüleri atıyorlar. Bu tahrikler karşısında biz de gençlerimizi zapt edemiyoruz. Çatak köyüne gidenlerin arabası köyümüzden geçerken önünü kesiyorlar” dedi. Ayaz Köyü sakinlerinden Melike Altunkeser ise 10 yıldır su sorunu nedeniyle iki köy arasında gerginlik yaşandığını ifade ederek, su yüzünden kendi çocuklarınında ceza evinde yattıklarını söyledi. Altunkeser “Her aileden birisi hasta.  Sağlık Müdürlüğü görevlileri bu su içilmez diyor ama hiçbir şey yapmıyorlar. Devlet buna bir çare bulmalı. Devlet Suriyelere sahip çıkıyor, bizim suyumuzu neden vermiyor” dedi. Köydeki gençlerde, “Ölmek var dönmek yok yakınlarımız suyun yüzünden kanser olup ölüyorsa biz de ölelim” diyerek tepkilerini dile getirdiler.  Köylüler “Pisliğin içindeki suyu içiyoruz. Köyümüzde insanlar kanser oluyor. Bu su zaten akıp gidiyor. Temiz suyu içmek için borçla boru aldık. 3 defa döşedik, 3 defa söktüler” şeklinde iddialarda bulundular. Çatak Köyü Muhtarı Cemal Karakaş ise Ayaz Köyü’nü suçladı. Ayaz Köyü ile Çatak Köyü arasında su sorunu yaşandığını belirten Karakaş,  daha önceden de suyu almak için çalışma başlattıklarını ancak onların suyu yeterli olduğu gerekçesiyle mahkemenin çalışmalara son verdiğini söyledi. Mahkeme kararından sonra aradan bir yıl geçmesine rağmen Ayaz Köyü muhtarının devletten izin almadan suya boru döşediğini belirten Karakaş, “Suyun üst tarafı açıktır zaten, yani temiz bir su değildir. Döşedikleri boruyu bizim köylülerimiz, bizim de suya ihtiyacımız var diyerek söktüler” dedi. Ayaz Köyü Muhtarının kendisini arayarak tehdit ettiğini iddia eden Karakaş “Ben iki traktör insanla gidiyorum sen de köylünü topal gel diyerek beni tehdit etti. Kendisi hakkında suç duyurusunda bulundum. İki köy arasındaki husumetin bitmesini istiyoruz. İki köy arasında akrabalık bağları var. Arazilerimiz, tarlalarımız beraberdir. Onların ki üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Gerçekten susuz kalsalar biz yardımcı oluruz.  Söyledikleri hiçbir şey doğruyu yansıtmamaktadır. Bizim köyümüze de su yetmiyor, bazen Özel İdare tankerleriyle depolarımıza su taşıyoruz. Bizim köylümüz onların içeceği suya müdahale etmez, ama kendileri yol kesen, insanları taşlayan bir topluluk halindeler. Bizim köyümüz bir karıncayı bile incitmez ama hakkını savunur. Bunlar mahkeme kararını hiçe sayarak, kaba kuvvetle ‘bu boruyu oraya döşeriz. Bu suyu zorla götürürüz’ diyorlar. Burası Teksas değil, kanunların hüküm sürdüğü bir ülkedir.  Biz Elimizdeki mahkeme kararı ile hareket ediyoruz, onlar ne devlet tanırız ne kanun tanırız, 15-20 kişi bir araya gelince her şeyi yaparız diyorlar. Burası hukuk devletidir” şeklinde konuştu.