Ehli Beyt Vakfı Basın Sözcüsü Av.Teoman Şahin, Cem evleri ile ilgili karar almanın TBMM’nin görev ve yetkileri arasında olduğunu belirtti. Şahin, Belediye başkan yada meclislerinin yasal bir konuyu kendi gündemlerine alarak karar almalarının öncelikle Anayasaya ve yasalara aykırı olduğunu söyledi. Ehli Beyt Vakfı Basın Sözcüsü Av.Teoman Şahin, Çorum Ehli Beyt Vakfı adına bir kınama mesajı yayınladı. Avukat Teoman Şahin tarafından yayınlanan kınama mesajında şöyle denildi: ÇORUM EHLİ BEYT VAKFI MENSUBU ALEVİLERİN KINAMA MESAJIDIR: ‘Geçtiğimiz günlerde İzmir Büyük Şehir Belediyesi Belediye Meclisi kararıyla! Cemevlerine ibadet statüsü tanınmış, İstanbul Belediye Meclisi’nden ise aynı karar oylamaya konulmuş oy çokluğuyla reddedilmiş fakat tıpkı ibadethaneler gibi davranılarak maddi yardım yapılması kararlaştırılmıştır. Öncelikle şunu belirtelim ki; bu konuda karar almak TBMM’nin görev ve yetkileri arasında olup konu yasal bir sorundur. Belediye başkan yada meclislerinin yasal bir konuyu kendi gündemlerine alarak karar almaları öncelikle Anayasaya ve yasalara aykırıdır. Bu konuda dayanak yapılan AHİM ‘in kararı ise tam bir şaibe ve kötüniyet örneğidir, uygulanamaz niteliktedir. Zira başvurucular İslamın ibadethanesi neresidir? şeklinde AHİME başvurmamış olup sanki Alevilik ayrı bir dini anlayışmış gibi başvurarak Cemevleri ibadethanedir ! şeklinde karar çıkarmışlardır. Dahası Avrupa’nın Alevilik konusuna bakışı hiçbir zaman dini, teorik olmayıp siyasi olmuştur. Onlar için öncelik Aleviyim diyen kitlenin AB çerçevesinde Hiristiyanlarla daha kolay ve rahat kaynaşması, son din olgusunun ve iddiasının boşa çıkarılması ve Aleviliğin ayrı bir dinmiş gibi algılanması olmuştur. Yine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bu temelde bölünmeleri de gizli bir ajanda olarak Avrupa’nın ve diğer egemen güçlerin gündemindedir. Bu nedenlerle Avrupa’da kasabalara kadar Cemevleri yaptırılmış olup ülkemizdeki hemen tüm cemevlerinin temelinde de Fetö terör örgütü bulunmaktadır. Yani ülkemize üst otorite olarak dikte edilmeye çalışılan AHİM’in ‘Cemevleri ibadethanedir’ şeklindeki kararı sinsi siyasi amaçlar taşıması yanında kötüniyetli ve muvazzalıdır. Tabiri caizse avrupanın bir zamanlar dayattığı Sevr yada Mondros mütarekesinin dikte ettiği silahları bırakın türünden egemenlik haklarımıza ve akla aykırı bir mahiyet taşımaktadır. Alevilerin asırlardır her platformda dile getirdikleri liderleri Hz.Ali, Ehli Beyt ve 12 İmamlar olup hiç şüphesiz bu şahıslar İSLAMİ ÖNDERLERDİR. Bu durumda Aleviyim diyen herkes Müslüman olup, İbadethaneside İslam dininin tüm müslümanlarca ortak ve tek ibadethanesi olan ve Kuran’da apaçık zikredilen MESCİD’lerdir. Nitekim İslam peygamberinin MedineQde ilk olarak yaptırdığı ‘Mescidi Küba’ ve Hz.Ali’nin halifeliği döneminde devleti yönetirken Küfede evinin yanı başındaki ‘Küfe Mescidi’ buna apaçık örneklerdir. Tarihte Müslümanlar pek çok fırka anlayış ve mezhebe bölünmüş olsalar bile ibadethanenin isminin MESCİD (yada cami) olduğu konusunda hiçbir farklı anlayıştan en ufak bir itiraz dahi gelmemiştir.Yine MESCİD YAPTIRMANIN, MESCİDLERE GİDİP TOPLU NAMAZ kılmanın öncelik ve önemine dair 12 İmamların hepsinden pek çok rivayet yazılı kaynaklarca günümüze kadar gelmiştir .Yine anadolu dışındada dünyanın her yerinde Hz.Ali taraftarları yaşamakta olup bunlarında İbadethaneleri mescidlerdir. Bugün Irak, İran ve Suudi Arabistan sınırları içinde kalan Onbir İmamımızında kabirlerinin çevresi aynı zamanda Hz.Ali taraftarlarınca mescid olarak kullanılmakta ortak kıblemiz olan KABE’ye dönülüp namaz kılınmaktadır. Dahası dünyada hiç bir Hz.Ali taraftarınca da Cemevi diye bir ibadethane dillendirilmemiş ve yapılmamıştır da. Ülkemizdede son yarım asra kadar Cemevi kelimesi dahi hiçbir ibadethane tanımında kullanılmamıştır. Tarihte yaşamış hiçbir alevi büyüğü yada halk ozanı da ‘Cemevi ibadethanedir’ diye bir tek cümle söylememiştir. Esasen de yakın tarihte üretilen Cemevi denilen olgu tekke ve zaviyeler kapsamında ele alınacak kültürel bir olgudur.Yine cemevlerinde yapılan ve ibadet! diye sunulan somutun Hz.Ali’yle mi yoksa Türklerin kültürüne ait sentezlerler mi ilgili olduğu sorunu da ayrı birer tartışma konusu olmakla birlikte İzmir ve İstanbul Belediye Başkan ve Meclislerinin bu islama ve yasalara aykırı yaklaşımlarının diğer belediyelerced e kabullenilmesi endişesi taşımaktayız. Zira bu konu siyasi kurnazlıklarla sanki Alevi halkının ezici çoğunluğunca isteniyormuş gibi bir algı üretilmiştir. Bu konuyla uğraşan devlet ve insanların çoğunun müslüman olmayışı ,şahısların ateist olması, dinsel bağlarının olmayışı yada zayıf oluşu da ayrı bir ilginçliktir. Bu durumda olayın siyasi derin içeriklerinin olduğu anlamına gelmektedir. Yine bir başka konuda böyle bir talebin Alevi halkından gelmiyor olmasıdır. Aleviler adına ortaya çıkan özel kurulmuş dernek ve vakıflar bunu dile getirmektedir. Hiçbir Alevi cemevimiz ihtiyaçtır, olmayışı hayatımızı olumsuz etkilemektedir şeklinde bir üzüntüye yada ince hastalığa bugüne kadar kapılmamıştır. Yani Alevi halkının gerçek gündemi iş, aş, sosyal güvenlik vs türü somut hayatın gerçekleriyken bu gündemi arka plana atıp sanki cemevlerini zorunlu bir ihtiyaçmış gibi sunmakta ayrı bir derin karanlık siyasi hamlelerdir. Gizli ve sinsi gerekçelerle ve ajandayla Türkiyeli müslümanları bölmeyi amaçlamanın yanısıra Alevi halkımızın gerçek gündemini arka plana atmaya da yönelik olan, İslam’dan ve İslam gerçeklerinden ve Ehli Beyt anlayışından uzak bir yaklaşımla İzmir ve İstanbul Belediye Başkan ve Meclislerinin Cemevlerini ibadethane statüsü vermeye yönelik bu girişimlerini bizler Ehli Beyt vakfına ve camisine mensup Çorum’da yaşayan Aleviler olarak KINIYOR, bu konuda çabalayan herkese Allah korkusu yanında akıl fikir diliyoruz.’