Hititlere 4500 yıl başkentlik yapmış Hattuşa antik kentinin bulunduğu Boğazkale ilçesi, geçen hafta, Çorum’dan alınıp Yozgat’a bağlanacağı iddiasıyla gündem oldu. Çorum Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın “Çorum’u böldürmeyiz, Hattuşa’ya yan baktırmayız!” diyerek iddialara tepki gösterdi. Peki bu tartışma nereden çıktı? Hem tarafları dinledik hem de bölgede Hititlerin izini sürdük. Ayçiçeği, tarlalarının arasından geçerek varılan Hattuşa Antik Kenti, bundan tam 185 yıl önce Fransız mimar Charles Texier tarafından keşfedilmişti. Texier, yalnızca bir antik kent değil, unutulmuş bir medeniyet olan Hititleri bulmuştu. Kazılar, Müze-i Hümayun desteğiyle 1906’da başladı. Zamanın çivi yazısı uzmanı Hugo Winckler’in çabasıyla bulunan yerin Hitit başkenti Hattuşa olduğu tespit edildi. MÖ 1650-1200 yılları arasında hüküm sürmüş Hititler, Anadolu’nun en önemli medeniyetlerindendi. O dönem için ileri bir şehircilik altyapısına sahiptiler. Ayrıca MÖ 1280’de Hititler ile Mısırlılar arasında yapılan ve tarihte bilinen ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması da burada imzalanmıştı. Hattuşa, 1986’da UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı. Kazılar Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından halen sürdürülüyor. Biz ziyaretçiler ise 12 lira ödeyerek bu kadim uygarlığın kalıntılarını gezebiliyoruz. Antik kenti çevreleyen altı kilometrelik surlar içinde tapınakları, kraliyet konutları ve anıtsal kapıları görüp eski zamanları hayal edebiliyoruz. Anadolu bozkırlarının kalbinde, Yozgat’a 40, Çorum’a 80 kilometre uzaklıktaki bu büyüleyici yer, insanı gerçekten etkiliyor.‘Bu bir isyan, bir hak arama talebi’ Hattuşa’nın hemen aşağısındaysa 1300 nüfuslu, yeşil ve şirin Boğazkale ilçesi yer alıyor. Dünyanın en kadim medeniyetlerinden birine komşu olmakla iftihar ediyor gibi gözükmüyorlar. Mütevazı kasabada daha ziyade hüzünlü bir hava var. Ortasında bir Hattuşa heykeli olan kent meydanı ıssız. En kalabalık köşe, ilçe sakinlerinin hararetli bir şekilde kâğıt oynadığı Hitit Kafe. Yanlarına ilişip bize Hattuşa ve Boğazkale’yi anlatmalarını rica ediyoruz. Bu iş için aralarından İbrahim Bostanlı’yı seçiyorlar. Bostanlı’yı 1999-2004 yılları arasında belediye başkanı olarak da seçmişler. Bostanlı, “25-30 yıl önce buraya çok turist gelirdi ama son zamanlarda turist sayısında büyük azalma oldu. İlçedeki turistik işletmelerin çoğu kapandı. Şu an sadece üç otel, üç restoran var. Onlar da kapanmak üzere. Nüfusumuz 5 binden bine düştü. Boğazkale’ye ülkesinde emekli olmuş, okuyan ve tarihi yerleri görmeyi seven insanlar gelirdi. Türkiye’de son 10 yılda yaşananlar bu insanları uzaklaştırdı. Artık yabancı turist hiç görmüyoruz. Yerli turist Boğazkale’ye katkı sağlamıyor çünkü gelip gidiyorlar. İşletmelere uğramıyorlar” diye anlatıyor. İlçenin Yozgat’a bağlanmasıyla ilgili iddialar hakkında şöyle diyor: “İsterseniz burayı Ankara’ya bağlayın, bir şey değişmez. Yozgat’la ilgili ‘Bakanları ve cumhurbaşkanı yardımcısı var, arkası sağlam’ deniyor. Boğazkale başka bir ülkenin ilçesi mi ki şimdi destek verilmiyor? İl sınırları değişirse hizmet alır söylemi çirkin. Sandık konsa Yozgat’ı isteyeceğimizi zannetmiyorum. Boğazkaleli Çorumlu olmaktan gurur duyar. Bu bir hak arayışı. Bir isyanın sesli ve çaresiz dile getirilişi. Geleceğin turizminin kültür turizmi olduğunu göremiyoruz. Hititlerin başkenti Hattuşa ve Boğazkale aslında sahipsiz ve sahibini arıyor.” 94 Yıl Sonra Bir Eve Kavuşan Sfenksler: Boğazkale’nin, tarihi medeniyete komşu olduğuna dair tek emare Boğazköy Müzesi. 1966’da açılan ve 2011’de yenilenen ufak müzede Hattuşa kazılarında açığa çıkarılan eserler sergileniyor; çivi yazılı tabletler, seramik eserler, mühürler, madeni alet ve vazolar... Ancak müzenin kuşkusuz yıldızı, sizi girişte karşılayan ‘Boğazkale Sfenksleri.’ Bu haşmetli iki sfenksin duygusal bir hikâyesi var. Alman arkeologlar, 1907’de Boğazkale bölgesinde yaptıkları kazılarda Hitit Kraliyet Arşivi’ne ait 10 bin 400 tablet ve iki sfenks buluyor. Bu tablet ve sfenksler 1917’de Alman kazı ekibi tarafından restorasyon için ve iade edilmek şartıyla Berlin’e götürülüyor. Onarılan 3 bin tablet ve sfenkslerden biri 1924’te iade ediliyor. Ancak ikinci sfenks gelmiyor. Berlin Pergamon Müzesi’nde kalıyor. Uzun uğraşlar sonunda ancak 2011’de geri alınabiliyor ve eşine kavuşup tam 94 yıl sonra birlikte doğdukları topraklara dönüyor. İşte şimdi Boğazköy Müzesi’nde yan yana, huzurlu bir biçimde ziyaretçileri karşılıyorlar. Müzeyi geçen yıl 45 bin kişi gezmiş. Boğazkale’den ayrılıp bağlı olduğu Çorum’a gidiyoruz. Çevresindeki veya merkezindeki özgün Anadolu yapısı bozulmamış. Eski saat kulesinin bulunduğu meydan kalabalık. Meşhur leblebilerinin satıldığı çarşılar hareketli. Çorum bölgesinin tarihi Hititlerden de eskiye, MÖ 6 bin yıl öncesindeki Kalkolitik Çağ’a kadar gidiyor. Daha sonra sırasıyla Hattiler, Hititler, Frigler, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılara ev sahipliği yapmış. Tüm bu medeniyetlerin izlerini görebileceğiniz adres Çorum Müzesi. 1968’de açılan müzede bu çağlardan kalma yüzlerce eser sergileniyor. En çok ziyaretçi çeken durakları Hititlerden kalma ‘Hüseyindede Vazosu’ ve ‘Kral Tuthaliya’nın Kılıcı’. Vazo, Hititler döneminde dini ayinlerde kullanılıyormuş. Kılıçsa 1991 yılında bulunmuş. 3 bin 500 yaşındaki yazıtlı kılıç bir Hitit kralı tarafından fırtına tanrısına adak olarak sunulmuş. Müze içinde de Hattilerden kalma küp mezarları ve prenses kalıntısını da kaçırmayın! Çıkışta müzenin geniş bahçesindeki dev küpler arasında keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Bu arada müzenin binası da bir tarihi eser. 1914’te ‘Emraz-ı Umumiye Hastanesi’ olarak inşa edilen yapı, daha sonra bir eğitim merkezine dönüştürülmüş. Uzun süre okul olarak kullanıldıktan sonra 1986’da müze yapılmak üzere Kültür Bakanlığı’na devredilmiş. Ancak 1988’de binada yangın çıkmış. Restorasyondan sonra 2003’te Çorum Müzesi olarak şehre dönmüş. 'Çorum’un Değeri Leblebi Değil, Hititler' Kentte Hitit uygarlığıyla alakalı başka iz görmek zor. Boğazkale’nin Yozgat’a bağlanabileceği iddiasını gündeme taşıyan gazeteci Mehmet Yolyapar, Çorumluların Hitit uygarlığına yeteri kadar sahip çıkmadığı görüşünde: “Hititlerin üç şehri var. Hattuşa idari, Alacahöyük dini, Şappinuva da ticari başkent. Bu üçü birbirinden ayrılmaz parçalar ve aynı ilin sınırları içinde olmalılar. Yani Boğazkale de Çorum’un ayrılmaz bir parçası olmalı ama son zamanlarda esnafı sıkıntılı bir süreç geçiriyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın Yozgatlı olması sebebiyle bir ortamda böyle bir fikir ortaya çıkıyor. Yozgatlılar, doğalgaz bağlatmak ve yüksekokul yaptırmak teklifinde de bulunmuş. Bunun üzerine “Aklınızdan bile geçirmeyin!” diye harekete geçtik ve Çorumluları uyardık. Çorum’un en değerli markası leblebi değil, Hititler.” Nabzını yokladığımız halk da “Bizim gündemimizde böyle bir tartışma yok. Hattuşa Çorum’undur. Kaldı ki köy Yozgat’a bağlansa bile eserleri Çorum’da kalır” diyor. Kaynak: Hürriyet