Ahlatcı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatcı,Yeni Şafak gazetesine konuştu. Yenişafak Gazetesinden Mine Açar'a konuşan Ahlatcı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatcı, Ticaret ve kur savaşlarının arttığı günümüzde altın ön plana çıktığını ifade eden Ahlatcı,Kur savaşlarından etkilenmemek için altına ağırlık verilmesi gerektiğini söyledi. Ahlatcı, altının tüm dünyada geçerliliği olduğunu söyleyerek, "Bizim güçlü altın rezervlerimiz var. Bunlar işlenmeli" dedi. TİCARET ARTAR Ahmet Ahlatcı, günümüzde kur tehdidine karşı altınla ticaretin en etkili yöntem olduğunu söyledi. Türkiye'nin güçlü rezervleri olduğuna dikkat çeken Ahlatcı, "Türkiye altın rezervi en fazla olan ülkelerden biri. Bunlar işlenmeli. Türk Lirası tüm dünyada ticarette geçerli olmayabiliyor ama altın dünyanın her yerinde geçerli. Altın rezervlerimiz işlenirse Türkiye altınla şahlanır" dedi. Dünyanın en güçlü ülkelerinin gücünü altından aldığına işaret eden Ahlatcı, Türklerin kendi rezervlerini çıkarıp işleyecek gücü bulunduğunu ve zekasıyla da dünyaya örnek olduğunu hatırlattı. Yıllık 75 milyar TL'lik iş hacmi ile Türkiye'nin en büyük altın üreticisi ve ihracatçıları arasında yer alan Çorum merkezli Ahlatcı Holding, bu yıl 1 milyar dolarlık ihracat yapmayı hedefliyor. 26 ÜLKEYE ALTIN SATIYOR Cironun yüzde 75'ini kuyum ve altın rafinerisi alanından sağlayan holding, altının yanı sıra doğalgaz dağıtımı, güneş enerjisi santralleri, otomotiv, AVM ve hastanelerden oluşan 6 ana sektörde 49 şirketle faaliyet gösteriyor. Dünyada 26 ülkeye altın sattığını belirten Ahmet Ahlatcı, "2019 yılında altın fiyatlarındaki yukarı eğilim nedeniyle ciromuz daha da artacak" diyor. Bilezikte Türkiye'nin en büyük oyuncusu olduklarını belirten Ahmet Ahlatcı, ihracatta ise Türkiye'de ikinci sırada yer aldıklarını dile getiriyor. Yurt dışında en büyük pazar Dubai olarak veriliyor. Irak, Panama, Amerika, Libya, Kırgızistan diğer büyük pazarlar olarak sıralanıyor. Amerikalılar ençok alyans istiyor. HALKA AÇILMAYI PLANLIYOR Hedeflerinin belli alanlarda büyümeye devam etmek olduğunu aktaran Ahmet Ahlatcı, otomotiv ve sağlıkla ilgili iş kolundan ise çıkmayı planlıyor. Ahlatcı, "Sadeleşmeye gitmeyi, diğer işlerimizde büyümeye devam etmeyi amaçlıyoruz. Ahlatcı, altında her yıl ortalama yüzde 10-15 arasında büyüme bekliyoruz. Üç yıl içinde ise halka açılmayı planlıyoruz" dedi. VENEZUELLA ALTINI BİZE HİÇ GELMEDİ Son dönemlerin tartışmalı konusu haline gelen Venezuella altınları hakkında da Ahmet Ahlatcı net konuştu. Ahlatcı, "Venezuela Devlet Başkanı Maduro ülkelerinde altın rafinerisi kurmak istediklerini anlatınca Cumhurbaşkanımız da beni yanına çağırdı. En modern rafinerinin Türkiye'de bizde olduğunu anlattı ve gelip rafineriyi incelemelerini tavsiye etti. Sonrasında Venezuela Ekonomiden Sorumlu Devlet Başkan Yardımcısı Tareck El Aissami, bu yıl 16 Ocak'ta Türkiye'ye ziyareti sırasında bizim rafineride de incelemelerde bulundu ve gitti. Sonuçta bize Venezüella altını hiç gelmedi ve hiç işlemedik, ama işliyormuş gibi haberler çıktı. Bizim işimizde her şey kayıtlı ve her işlemin faturası var. Böyle bir işlem bizde hiç olmadı" bilgisini verdi. BİREYSEL YATIRIMCI ALTINDA SÖRF YAPIYOR Rafineriyi gezerken 500 bin dolarlık külçe altını tutmakta zorlanıyor ve Ahmet Ahlatcı'ya altın yatırımıyla ilgili düşüncelerini de soruyoruz. Türklerin altın yatırımını sevdiğine işaret eden Ahlatcı, "Yatırımcının elinde 3 bin 850 ton altın var. Bu da 173 milyar dolara denk geliyor. Bunun yanında bilinmeyen ama tahmin edilenle birlikte 4 bin/4 bin 500 civarında altından söz ediyoruz. Piyasaları da yakından takip ediyorlar. Yüzde 10 civarında bir kar marjı gördüğünde altın alıp, beklediği seviyeye geldiğinde satıyor. Yani Türk yatırımcısı altında sörf yapmayı öğrendi. Altın yatırımcısı altın alırken, dolara da yatırım yapmış oluyor. Dünyada ülkeler dolara güvenmiyor ve altın alıyor. Benim görüşüm, 2020 yılında 1550-1.600 dolar/ons seviyelerinin test edilebileceği yönünde. Böyle bir ortamda yatırımcılara döviz yerine altın almalarını tavsiye ediyoruz" şeklinde konuştu. AHLATCI'DAN TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN DİKKAT ÇEKEN ÖNERİLER * Türkiye de batan veya zora düşen şirketleri incelediğimiz de birinci nedenin tahsilat olduğunu görüyoruz. İkinci neden de nakit akışını iyi yönetememeleri. Kesilen her fatura sigortalandığında hiç kimse zora girmeyecek ve batmayacak. * Kur dalgalanmalarına karşı vadeli işlemler piyasamız(VIOP) her gün 18.15 te kapanmamalı, 5 gün 24 saat açık olmalı, böylelikle TL - USD fiyatımız dünyanın şefkatli kolları arasında kalmamalı. * USD kuru enflasyon artı banka faizi toplanıp ikiye bölünerek ortalaması alınmalı, çıkan sonucu da yılın 12 ayına bölerek, her ayın artış yüzdesine göre USD TL fiyatı artmalıdır. Şayet bu yapılmazsa USD fiyatı baskılanır veya çok para girişinden dipte kalırsa borçlandığımızda ithalatı patlatmış oluruz.. * İhracatçılara %7 ile TL kredisi verilmeli, karşılığında en az iki katı kadar ihracat yapılarak döviz getirilmesinin garantisi alınmalı. * Ankara, İstanbul, İzmir gibi illerimizden kim köyüne dönüp orada ikamet eder ve çalışırsa, 2 bin TL net maaş, yine eşine 2 bin TL ve çocuğuna da 2 bin TL verilmeli. Köyünde devletimizin planlayıp söylediği hububatı yetiştirip, tüccara veya Toprak Mahsulleri Ofisine rayiç bedelle sattığında, faturayı ibraz etmesi halinde devletimiz ona fatura bedelinin yüzde 25ini de ödül olarak ayrıca vermeli. * Yine gençler için yazılım ihraç etmeleri halinde ihraç bedelinin % 50 si kadar TL ödül verilmeli. * Varlık barışı için getirilecek paradan %2 alınmamalı, eğer kim böyle bir para getirirde şirketine koyarsa o şirket kurumlar vergisinden 5 yıl boyunca %5 indirim almalı. * Ülkemiz için yapılan her ihracat yılsonunda devletimiz tarafından %5 Türk parasıyla ödüllendirilmeli, yine yapılan her ithalata da ilave olarak %30 vergi konmalı.